Tuesday, July 1, 2008

10 Haziran, Sali (Milan)

10 Haziran, Sali (Milan)
Yola ciktik, bir otobus ve bir tren sonrasinda Milan'a ulastik. Yolda heryer yemyesildi, ekilmemis bir karis toprak yok gibiydi. Milan'daki ogle yemegimizi de Mc Donalds'da yedikten sonra otelimize bir tramvaya binip ulastik. Bu arada Milan Terminal Stazione acayip buyuk, ve etkileyici bir yapi. Insan icinde kendini kucucuk hissediyor. Sirt cantalarimiz bu sefer cok agir geldi. Yere yapisacaktik az kalsin. Merkezi bir konumu olan otelimize esyalarimizibiraktiktan sonra sehrin merkezindeki Duomo adindaki katedrali gezmek icin yola ciktik. Duomo'nun ici vitraylarladolu, tavana kadar uzanan vitray camlardan suzulen isigin fotografini cekmeye calistim ama icerisi cok karanlik oldugundancok guzel fotolar yakalayamadim. Ama en guzeli Duomo'nun tepesine cikmakti. Butun sehrin manzarasini izleyebilecegimiz,cok havadar bir catiya ciktik :) Duomo'nun yapiminda yaklasik 1500 kucuk heykel kullanilmis. Duomo'yu gezdiktensonra yandaki super alisveris kompleksinde gezindik. Dunyaca unlu markalarin satildigi envai cesit magaza yanyanadizilmisti ama fiyatlar cok astronomikti. Sadece bakinmakla yetindik :) Barlarin oldugu yerde buffet tarzi biseyler yedikten sonra, aksam otele donerken hafif bir yagmura yakalandik. Yakinlardaki cok sirin bir pastanede kahve ve tatlilarimizintadina vardik. Disari ciktigimizda yagmur dinmisti ve aksamin sessizliginde Milan sokaklarindan yuruyerek otelimizedonduk. Milan sehir olarak bekledigimiz gibi cikti, daha cok alisveris ve is yerlerinin yogun oldugu, tarihin izlerini daha aztasiyan bir sehir. Son gunumuz de bu sekilde gecti Milan'da.
Ek not:Herseyiyle cok guseldi. Tan'a tesekkurler. Tan ve paper'i olmasaydi, Italya benim icin halen hayallerimi susleyenbir ruya olarak kalacakti. Guneyinden kuzeyine cok guzel bir tatil yaptik birlikte. Insallah, birlikte daha cok yer gezmefirsatimiz olur :)

9 Haziran, Pazartesi, (Venice-Venedik)

9 Haziran, Pazartesi (Venice-Venedik)
Sabah erkenden Romadan yola ciktik (saat 7'de otelden ayrildik, hizli bir kahvaltidan sonra). Venedik Mestre istasyonundaindik. Tren yolculugumuz sirasinda sirf o gunku tarihi yazmadik diye, 50 euro'luk bir ceza odemek zorunda kaldik. Hani biletlerinde arkasinda yazan kucucuk yazilar vardir ya, iste onlari okumamiz gerekiyormus :) Neyse, Mestre istasyonunda degisiklik olsun diye Mc Donalds'da yedik yemegimizi. Diger restorant yemeklerine gore cok daha ucuz bulduk Mc Donalds'i, ve "super deal uclusu" kola, patates, hamburger birarada. Sonra otele dogru yola ciktik. Bir otobusle ulastik otele zor olmadi. Otele esyalarimizi biraktiktan sonra yine bir otobusle Venedik'e ulastik. Otelden aldigimizharitayla gezmeye basladik. Hava sicakti ama arada serin bir esinti oluyordu, cok bunalmadan gezmemizi sagladi. Venedik'i en guzel su anahtar kelimelerle tasvir edebilirim "cam sanati, kucuk kopruler, labirent gibi dar sokaklar,gondol, maskeler, tarihi yapilar, evlerin pencerelerinden sarkan kirmizi sardunyalar". Grand Canal'daki manzara muhtesemdi. Insanin icini rahatlatan, hayranlik icinde birakan bir manzara. Dar sokaklarda gezindikten sonra, San Marco Meydani'na ulastik. Meydanda kucuk cafeler'de canli klasik muzik dinledikten sonra, deniz kenarindaki gondollari seyretmeye basladik. Daha sonra gezintiye devam ettik ve bir meydandaki kucuk bir restoranda aksam yemegini yemeyekarar verdik. Cok yorulmustuk. Ben parmesanli patlicanli pizza, Tan da spaghetti aldi (bu arada parmesani her yemeginyaninda getiriyorlar, benim cok hosuma gitti bu is). Yemegimizi yerken yanimizda akordiyon calan bir adami dinledik veyavas yavas aksam oldu. Muzik, yemek, manzara... Yakinda bir yerden bizi otobus istasyonunun yakininda indirenbir kanal turu aldik. Aksam butun binalar isiklanmisti ve kanaldaki suya dusen aksleriyle bu muhtesem manzarayi seyrederek sehrin icinde ilerledik. Bu aksamin da bitmesini hic istemedim. En sonunda mutlu bi sekilde otele donduk.

8 Haziran, Pazar, Roma'da ikinci gun

8 Haziran, Pazar (Rome-Roma)
Uykumuzu iyice alalim, dinlenelim diye 9:00'a kadar uyuduk. Sonra otelde (dahil olan) kahvalti yaptik. Dus alip, oglenedogru otelden ciktik. Otobus beklerken durakta 2 tane daha genc ciftle tanistik. Ayni otelde kaliyormusuz hep beraber.Canada'li kizin amerikali cocukla ilginc hikayesine sahit olduk. Kiz hiperaktifti resmen, 19 yasinda imis. Diger cift de biraz degisikti. Erkek olan ozellikle. Kiz olan ise ispanyolca ana dili, italyanca ve fransizca da konusuyor. Amerikali cocuk bize guzel bir Roma haritasi verdi. Normalde, Termini'deyken 20 euro verip, Rome Pass diye birsey alabilyormussun. Muzelere giris bununla bedava oluyormus, tren ve metro da bedava galiba. Yaninda guzel harita da veriyorlar. O haritayi bize verdi. Cok isimize yaradi cunku bir onceki gun cok kaybolmustuk. Colessium oncesi yolda yemek yedik. Kaziklandik resmen(16 euro olmasi gereken hesaba yuzde 15 service fee ekledik diyerek bize 20,5 euro hesap getirdi). Yemekten sonra Colessium'u gezdik. gGoran Bregovic ezgileri caliyordu Colessium cevresinde, cok hosumuza gitti. Ordan yurumeye basladik.Sehrin butun her bir yerinde inanilmaz tarihi binalar, kalintilar vardi. Roma kesinlikle gezmeye deger bir yer. Yoldaturk'lerle karsilastik. (Butun gun boyunca 4 farkli turk grup ile karsilastik). Sehirde gezdik aksama kadar. Dondurma yedik, scarfve magnet aldik (hatira icin), bir miktar postcard aldik. Pantheon diye bir piazzaya gittik. Roma havasini icimize cektik. Aksam yemegini yemek icin bir yere oturduk. Yanimizdaki ve arkamizdaki masaya turkler oturdu. Ekmek sepeti getirdiler. Hesaba kisi basi 1 euro ekledikten sonra, ekmek icin de 2 euro aldilar. Bugun erkenden otele donduk trenleri kacirmamak icin ve hemen uyuduk, ertesi sabah erken kalkmamiz gerekecekti.

7 Haziran, Cumartesi, Roma'ya gidis ve Roma'da Ilk gun

7 Haziran, Cumartesi, Roma'ya gidis
Sabah erken kalkip, otelde kahvalti yaptik ve check-out. Agir sirt cantalari ile tekrar yola ciktik. Seiano-Napoli, Napoli-Roma hizlitrenle (Euro Star) Roma Termini'ye ulastik. Roma'daki metro sistemini kesfettik. Bir bilet aliyorsun, metro, tren ve otobus icin 75 dakika gecerli.Roma Termini tren istasyonundan otele varmamiz tam 2 saat aldi. Otelde check in icin toplam 45 dakka bekledik. Oda hazirdegilmis. Hemen odaya esyalari birakip Roma'ya gezmek icin geri donduk. Hava cok guzeldi, gunesliydi. Ilk olarak Vakitan'agittik. Muhtesem, buyuleyiciydi. Heykel kazigi yedik. 15 euro'dan 10'a indirmistik ama normalde 4,5 euro'ya baska yerdesatiliyormus. Para exchange ettik, orda dumur bir olay yasadik. Tesadufen, Piazza Novano'daki Gay Festivali'ne katildik kisa bir sureligine de olsa, baya eglendik. Sora sora Fountana Di Trevi'yi bulduk, icine Italya'ya geri gelmekumuduyla para attik, gorkemli bir cesmeydi. Sonrasinda Spanish Steps diye duydugumuz, ama italyanlarin Piazza Spagna dedikleri yere gittik. Orda takilirken saat 9:00 pm felan oldu. Sonra da aradaki caddelerde yururken, bir piazza'da oturup, pasta (tramisu) yiyip, icki yudumladik. Tatlar degisik ve guzeldi. Birseyler yiyip de tek kazik yemegimiz yerdi. Ama orada takilirken, en son trenin 10:30'da oldugunu ogrendik. Acele ile Termini istasyonuna gittik. Sonraki metroyu kacirdigimizi anladik. Bir taksiye atlayip, pazarlik yaparak 30 euro odeyip, otele geldik. Gunduz boyunca save etmeye calisirken, gece bir anda 30 euro kaybettik. Otele geldigimizde yurumekten o kadar yorgun dusmustuk ki, Saat 11:30 olmadan uyuya kaldik (sizdik).(Elimizdeki haritalarin yetersizligi yuzunden cok kaybolduk).

6 Haziran, Cuma, Pompei

6 Haziran, Cuma

Sabah kahvalti. Tan konferans konusmasi icin alistirma yapti. Kahve molasi verildi ve ben de kanola tatlilarinintadina baktim, cok begenmedim :) Tan sunumunu yapmak icin konferansa katildi.Oglen yemegini otelde yedik, omlet ve feslegenli makarna oldukca basariliydi. Yemekteki elemanlar, Iranli bayan, Amerikali profesor, israilli Yahoo research'un basindaki kisi ve konferansinin organizasyon komitesinde olan Dorothy ve onun muhtesemisi (dunyayi dolasiyor, aaah ah!). Oglen sonra Luca (luka diye okunur) ve Barla ile yakindaki Pompei'ye gittik. Bu sehir yaklasik 2000sene once yakindaki yanardagin patlamasi sonucu kuller altinda kalmis, ve arkeolojinin baslangici icin onemli biryer olarakkabul ediliyormus. Kullerin altindaki sehri ortaya cikarmak icin ozel tekniklerin kullanilmasi gerekmis.Dort saat boyunca sehri gezdik ve sadece yarisini gezebildigimizi ogrendik. Cok etkileyici bir yer. Kac sene oncesindekiteknolojiye, sanata taniklik etmek insani cok etkiliyor. Kullerin altinda kalmis birkac insan ve hayvan bile gorduk.Donuste, tren istasyonuna giderken bize sekiz-dokuz kadar kopek eslik etti, ben bayaa korktum. Sanirim yemek bekledilerbizden, ama biz de acikmistik ve yanimizda yiyecek birsey yoktu. Vico'ya geri donduk.Aksam yemegi icin 45 dakka diye anlastik, Luca bizi 1 bucuk saat bekletti. Italyan elemanlar boyle mi acep? Lucahep boyleymis, Barla soylemisti. Yine ayni pizzaciya gittik, bu sefer Tan'la buyukce bir margharita pizza aldik. Oncesinde demidye. Hmmm yine cok lezizler.Bu arada belirtmek istiyorum burada butun arabalarin sag aynalari mutlaka kapali, bazen de kirik ve kapali. Arabalar minyatur seklinde. Yollar cok cok dar. Arabalarin fotolarini cektik. Yemekten sonra Barla ve Luca'yla vedalasip otelimize trenle geri donduk.
-----------------------------------------
Tan'in konferans hakkindaki gozlemleri:
Database'deki baba konferanslara pek benzemiyor dogal olarak. Zaten toplamda bu yil ucuncusunu yaptilar. Ama konferansyeri olarak muhtesem bir yer oldugu icin zaten paper'i gondermistim. Bazilari konferansa katilamamis. Onlar withdrawetmisler, ya da register olup konferansa gelememisler.
-----------------------------------------

5 Haziran Persembe, Sorrento, Capri

5 Haziran, Persembe

Kahvaltidan sonra bugunu tamamen gezmeye ayirdik. Sorrento'ya trenle ulastiktan sonra asil hedefimiz olan Capri adasina feribotla ulastik. Adanin Capri ve Ana Capri seklinde iki merkezi var. Biz Capri merkezinden dolmusla adanin tepesindeki birbolgeye ciktik. Ben bu adanin adini daha onceden duymustum, unlulerin tatil yapmak icin geldigi yerlerden biri. Gercekten deagizlarinin tadini biliyor bu unluler ne diyim :) Cok guzel bir ada, tatil icin harika bir yer. Evlerin ve sokaklarin arasinda gezinmeye basladik. Kucuk dukkanlarda yazlik kiyafetler, terlikler, takilar satiliyordu. Gezintimiz bitince kucuk bir pastanede pizza atistirdik. Hava tam gezmelikti, sicak ama serin bir ruzgar arada esiyordu. Telesiyejle adanin en tepesine ciktik, yukariya dogru usumeye basladim, gittikce tazelesen havaya, asagimizdaki sari ciceklerin hos kokulari da katilmaya basladi. Muhtesem manzara, anlatmak cok zor. Asagida turkuaz deniz, tatli ruzgar.Insan geri donup asagiya inmek istemiyor. Bir adet Japon kafilesi yukarida bizimle birlikte foto cekmeye basladilar. Japonlar kadar resim meraklisi gormedim. Adamlarla kose kapmaca oynamaya basladik. Bir de hic cekinmeden onumuze gecmeye basladilar, biz de onlardan uzak koseleri bulup orda foto cekmeye calistik. Birkac guzel foto yakaldik sanirim. Asagiya geri inisten sonra, Marina Grande'de Tan denize girdi. Deniz cok sogukmus, o yuzden ben girmedim, aksam da olmaya baslamisti. Geri donduk otele. Dus alip konferansin oteldeki aksam yemegine katildik. Yemek muhtesemdi, bastan sona. Sampanyadan saraba, deniz urununden tatlilarina kadar Italya'da muhtesem bir yemek yemis olduk. Manzara ve ortam da cok guzeldi. Cok guzel bir gunun daha sonuna geldik.

4 Haziran 2008, Vico Equense via Seiano, Konferans Ilk Gun

4 Haziran 2008

Konferansin ilk gunu bugun. Oteldeki ilk kahvaltimizi da yaptik. Kahve, portakal suyu, recel, kek ve sarella cok guzeldi. Tan kahvaltidan sonra kaydini yapti ve ilk gun birkac konusmaya katildi. Ben de bos vakit gecirmeyeyim diye internette islerimi halledeyimdedim. Internete odadan baglanamadigim icin alt kata indim. Ogle yemegine kadar internette islerimi halletmeye calistim.Ogle yemegini otelde yedik. Limonlu risotto (cok begenmedim, hafif tatli gibiydi), biftek ve patlican kizartmasi (cok lezizdi) ve meyve geldi. Yemekten sonra konferans konusmalari devam etti. Aksam Vico Equense'ye yuruyup, oranin meshur pizzacisina gitmeye karar verdik. Yolda yururken zeytin agaclarininoldukca dik bir yamacin uzerinde oldugunu ve zeytinleri toplamak icin agaclarin altina yesil bir ag yaydiklarini ogrendik. Yoksa yamactan zeytin toplamak imkansiz gibi gorunuyordu. Yolda yururken solumuzda deniz, sagimizda yesil agaclar ve hafif cicek kokulari eslik etti. Burada hemen hemen her evin deniz manzarasinin olmasi cok hos. Minik bir"piazza"dan gectikten sonra pizzaciya ulastik. 7 kisilik bir grubumuz vardi. Restoran buyuktu. Orta sinif gibigorunuyordu ama yemekler gercekten cok guzeldi. Ana yemekten once midye ismarladik. Cok tazeydi ve coook lezizdi. Bizdeki gibi midyenin icine pilav koymuyorlar, yaninda limon da geldi. Oteldeki resepsiyonistin tavsiye ettigi pizzayi ismarladim. Benimpizzamin icinde marul gibi yesillikler vardi, pizza cok lezizdi. Tan da balikli ve kucuk "caper" adi verilen bezelye boyutunda ama yaprak yaprak olan bir bitki vardi. Tan'in pizzasi da lezizdi ama caper'lari cok begenmedim.Yemekten sonra ben cikolatali pasta, Tan da kremali kek aldi. Ikisi de guzeldi ama Barla'nin yedigi cheesecake'incilegi cok guzeldi.Bu aksam da caffe` americano aldim, dun aksamine gore cok az daha sulandirilmis, sutsuz ve sekersiz olarak geldi. Daha bi icilebilir gibi geldi. Yine de icine sekeri boca ettikten sonra icebildim.Aksam sehrin icinde yedi kisilik grubumuzla biraz gezindikten sonra deniz kiyisinda bir yerde icki ictik. Ben cok toktum, birsey almadim. Tan'in mochito'sunun tadina baktim. Istanbul 360'in mochitosuna gore daha sertti ve daha az sekerliydi. Nanenin tadi daha cok alinabiliyordu. Gece 1'e kadar sohbet ettikten sonra, otelden servis gelip bizi aldi ve bu guzelgunu noktalamak uzere otele geri donduk.

Tuesday, June 24, 2008

3 Haziran 2008- Roma'ya varis-Italya'da ilk gun

Ucaktayken 2 haziran birden 3 haziran oldu. Ilk basta rahat gelen koltuklar, arkaya fazla yatmadigi icin rahatsiz gelmeye basladi ve hic uyuyamadik. 3 haziran sabah 8.45'te ucagimiz Roma'ya indi. Orta koltuklarda oturdugumuz icin "landscape"i inceleme firsatimiz olmadi ama hava kapali ve yagmurluydu. Biraz uzuldum. Nedense butun Italya'nin da yagmurlu oldugunu dusundum biran :) Ucaktan inince kendimi Ataturk Havalimani'nda zannettim. Italyanca yazilar disinda yabanci gelen birsey olmadi. Yine de farkli ve dilini bilmedigimiz bir ulkede olmanin verdigi urkeklik vardi dogal olarak. Hatta icimden, keske su turlarla gelen turist kafilelerinin yerinde olsak diye gecirdim, herseyleri hazirdi ne de olsa. Italyan rehberleri bilem vardi ama bir iki gun sonra turla gelmedigimiz icin memnun oldugumuz anlar oldu. Deneme-yanilma yontemi de insana pek cok sey kazandiriyor. Sira geldi valizleri almaya, daha dogrusu, yuklu sirt cantalarimizi. Alt kata indik ve uzuuuuunca bir beklemeden sonra sirt cantalarimiza kavustuk. Laptop'i yanimizdaki kucuk cantadan Tan'in sirt cantasina transfer ettik, ve acayip kocaman ve agir bir sirt cantasi oldu. Benimki de bana gore agir geldi.

Cantalari da aldik. Sira geldi otele gitmeye. Hicbirsey bilmiyoruz. Ne nerde nasil kullanilir, nasil gidilir. Ilk isimiz info'dan Roma Termini tren istasyonuna nasil gidilecegini sormak oldu. Gorevli bayan agir bir Italyan aksaniyla Ingilizce konusarak asansorleri gosterdi ve sanirim "seven" dedi. Biz de yedinci kata cikacagimizi zannettik ammavelakin asansore bindigimizde sadece bir kat uste cikabilecegimizi gorduk. Acaba biz "three"yi nasil "seven" anladik diye dusunurken tren istasyonuna dogru yurumeye basladik. Sirt cantalari agir gelmeye basladi, uykusuzluk da var. Neyse ikinci zor asama da burda karsimiza cikti. Eurail'larimizi nasil kullanacagimiz konusunda hic fikrimiz yoktu. Gorevliyle konustuk, iste biz suraya gidicez, Eurail'imiz var filan diye konustu Tan gorevliyle. Adam da 2nd class or 1st class diye sordu, biz 2nd diyemeden, zaten sadece 1st var dedi. Sasirdik! Sonra "fast train or slow" dedi. Yine bekledik, hangisi olsun diye dusunurken fast dedik, otele cabucak ulasmak icin. Biletlerimizi aldik ve Eurail'imizi de aktif duruma getirdi gorevli adam. Treni beklerken, elimizdeki biletleri inceliyorduk ve gorevli adamin biletimizdeki baslangic tarihini 3 yerine 8 Haziran olarak yazdigini gorduk. Aklimiz karisti ama tren kacmasin diye yerimizden de ayrilmadik. Bir de zaten soru sordugumuzda cok yonlendirici ve tatmin edici cevaplar alamiyorduk. Onemli degildir herhalde diye kendimizi teselli ederken tren geldi. Bu sefer de baska bir kucuk heyecan yasadik. Italya'da (ya da avrupanin her yerinde gecerlidir herhalde), tren ya da otobus biletini aliyorsun. Trene binmeden once bileti "validate" ettirmen gerekiyor. Ortamda kucuk aletler var, onun icine bileti sokuyorsun, alet bilete tarih ve saat yaziyor. Trene binmeden once bunu yapmaya calistik ama bir turlu beceremedik. Aletteki bosluk biletin olculerinden daha buyuk, yani tam oturmuyordu. Epey ugrastiktan sonra bir gorevliye sorduk. Biz ingilizce soruyoruz, o italyanca cevap veriyor. Ama sordugumuz seyi yanlis anlamisti. Ordan validate ettireceksin gibisinden birseyler soyledi, ilerdeki aleti isaret ediyordu :)) En sonunda biraz daha denerken anladik ki, bileti aletteki boslugun en sol kismina yapistirip, o sekilde yapmak gerekiyormus. Biletleri onaylattiktan sonra Roma Termini Tren Istasyonu'na dogru yola ciktik ve yol manzaralarini izleyerek Termini'ye vardik. Ilk dikkatimizi ceken seyler, heryerin yemyesil olmasi, yagmurlu ve hafif kapali bir hava, ciddi gorunuslu insanlar, eski binalar, uzerindeki onlarca anten (her daireye bir anten dusuyor olmali) oldu. Bazi balkonlarda kirmizi sardunyalar asilmisti.
Roma'daki istasyona biraz gec vardik. Hemen alelacele bir gorevliye tren nereden kalkiyor diye sorduk ama karsiliginda "Ben bilmem, tren tarifelerine bakin" seklinde bir cevap aldik. Allah'tan
tren gidis-gelis cetvellerini cozmemiz zor olmadi ve Napoli trenini yakaladik. Iki yasli teyzeyle birlikte dort kisilik oturma yerlerinden birindeydik. Tan'la capraz oturmustuk. Vee yola ciktik. Hersey guzel derken bilet kontrol eden kisi geldi tam ben uyuklama durumundayken. Bize "No good! No good!" demeye basladi bileti gorunce. Nasil yani, ne diyor derken, anladik ki ilk istasyondaki adamin yanlis yazdigi tarihten dolayi sorun ciktigini. Saolsun adama iyi biri cikti ve Napoli'de bu sorunu halletmemizi sagladi. Napoli'den de otelin bulundugu yere giden Circumvesuviana trenini aldik. Sirt cantalari iyice agirlasmisti uykusuzluk ve yorgunlukla. Trende Italyan bir cocukla konusup biraz bilgi aldik. Yolda gecerken eski binalar ve yesillik alanlar vardi.
Veeee birden otelin bulundugu yere geldik, birden manzara degisti ve harika bir yere geldik. Icimize hayranlik, nese duygulari doldu. Simdiye kadar Italya'da yasadigimiz en guzel hislerdi :) Karsida deniz, derin bir vadinin uzerindeki tren koprusunun uzerinden ve daglarin yesilliginin arasindan karsidaki harika denize bakiyorduk. Hava cok tatliydi, sicaga yakin ama rahatsiz etmiyordu. Cantalari sirtlandik ve oteli kolaylikla bulduk. Odamiza cikinca bizi guzel bir surpriz bekliyordu. Odamiz da bu harika manzaraya bakiyordu. Muhtesemmm! Deniz kiyisina inmeye karar verdik. Cok acikmistik ve acik bir "ristorante" bulmak dilegiyle deniz kiyisina done done uzanan patikadan inerek ulastik. Yaklasik sekiz dokuz saattir birsey yememistik ve butun yol uzerindeki yerler kapaliydi. Nasil yani??? Saat dort-bes gibiydi ve acik yer yoktu, soyle sicak guzel bir pizza hayaliyle yanip tutusurken biz. Hicbir restorant yedi hatta sekizden once acilmiyormus. Oldukca sasirdik. Biz de birer dondurma aldik, ve kumsalda yorgunluktan uyuyakaldik yaklasik yarim saat kadar. Otelin oldugu yamaca kadar cikmak coook zor gorunuyordu, ama bu kucuk sahil kasabasinda yurumekten baska da opsiyon yok gibiydi. En sonunda otelin oldugu yere ulastigimizda yerel bir restorant bulduk ve saat yaklasik sekiz gibiydi. Tan deniz urunlu andante risotto, ben de penne arabbiata yedim. Ikisi de cok lezizdi. Restoran sahibiyle anlasmamiz cok komikti. Biz ingilizce konustuyorduk, adamsa italyanca cevap veriyordu. Ama en sonunda isaret diliyle bi sekilde anlasiyorduk. Mesela Tan deniz urunlu risotto'nun icerigini sordugunda, adamcagiz "fish" dedi. Biz de hayalimizde guzel bir balik yaninda pilav dusunurken bir baktik kalamar, ahtapot vs. karisik bir pilav geldi, ama onun da tadi guzeldi. Biz de ON IKI saat sonra tekrar yemek yiyebilmenin mutluluguyla yemeklerimize yumulduk :)
Ilk kahve deneyimimi de bu yerel ristorante'de yasadim. Caffe` 1 euro idi ve yemekten sonra guzel gider diye birer tane istedik. Ama bir yerde onceden okuduguma gore caffe` cok koyu oluyor, caffe` americano istersem normalde ictigimiz kahveye yakin kahve geliyormus diye caffe' americano istedik. Adamcagiz bize iki adet shot bardaginin icinde koyu mu koyu, hafif sutle karistirilmis, ve asiri sekerli kahve getirdi. Sonradan ogrendigimize gore bu cok sert ve az miktardaki kahveyi Italyanlar yemegi yedikten sonra agizda olusan ikinci tadi yok etmek icin iciyorlarmis. Kahveyi cok sevmeme ragmen cok aci ve sert geldi bu kahve.

Restoran sahibinin bize 6 euro'luk bir kazigi oldu ama sorun degil, yemegi yiyince keyfimiz yerine geldi ve guzel manzarali otelimize dogru yola koyulduk.

2 Haziran 2008- Yola cikis gunu

2 Haziran 2008Sabah 6:45'te uyandim. Uzun bir gun olacagini biliyordum ama herseyi dusunmemeye calismak zor sinava girmeden once. Halen sinavdan kac aldigimi bilmiyorum, ya da gecip gecmedigimi, artik biara internetten bakarim :) Evden yuzumu yikayip cabuk tarafindan bir kahve yaptiktan sonra ciktim. Sinava girdim, bekledigimden iyi gecti ama yine de onumuzdeki bilinmeyen yolculuga cikacagimiz icin bir rahatlama hissi olusmadi. Hemen eve donup, yine cabuk tarafindan bir kahvalti yapip, sonrasinda dus aldiktan sonra sirt cantalarimiza son olarak sikistirabilecegimiz seyleri tikistirdiktan sonra Murat bizi evden havaalanina birakti saolsun. Ara baglanti Philedelphia olmak uzere yola ciktik. Halen hersey yolunda. Check-in yaptik, ucaga binmeden hemen Turkiye gorusmelerini hallettik derken Philedelhia ucagina bindik. Philedelphia'daki beklememiz de cok uzun gelmedi. Philly steak yerine, international ucus kismina gectigimizden, Cin yemegini yedik ama sorun degil, o da fena degildi. En sonunda ucus zamani geldi. Tam ucaga binmeden once zenci gorevli sorun cikardi. Vizemi gormedi, Turk oldugumuz icin ne yapacagini anlayamadi. Daha kidemli olan yandaki elemani beklememiz gerektigini soyledi. Arada biraz moral bozuklugu oldu ama ucakta her koltuktaki kisisel tv monitorlerini gorunce moralimiz yerine geldi. Ve sonunda yola ciktiiiik. Keske hergun boyle heyecan yasayabilsek.

Saturday, June 14, 2008

Italy, The Dream of a Lifetime comes True!

Italya Italya guzel Italya. Insanlarin ruyalarinda gordukleri, imkansiz olmasa da olacagini dusunmedikleri hayalleri vardir ya, Italya'yi gezmek de benim icin boyle bir hayaldi. Taa ki sevgili Tan'in konferansi sayesinde gitme firsati oluncaya kadar.

Welcome to My Blog!

Hosgeldiniz! Hmmm, ilk blogumun ilk satirlari.
Ilginc seyler basima geldikce yazmaya devam edecegim. Sanirim Italya'yla baslamak guzel olacak :)